Göze Göz, Dişe Diş Nereden Gelir? Adaletin Köklerine Felsefi Bir Yolculuk
Bir filozof olarak, her çağda insanın en temel arayışlarından birinin adalet olduğunu görmek şaşırtıcı değildir. “Göze göz, dişe diş” ifadesi bu arayışın hem en yalın hem de en çetrefilli biçimlerinden biridir. Bu cümlede, adaletin bedelinin eşitlikle ölçülmesi fikri kadar, insan doğasının öç alma ve denge kurma eğilimi de saklıdır. Peki bu söz nereden gelir, neyi temsil eder ve hangi felsefi anlam katmanlarına sahiptir?
Lex Talionis: Eski Dünyanın Adalet Mantığı
“Göze göz, dişe diş” ilkesi, tarihsel olarak Lex Talionis — yani misilleme yasası — olarak bilinir. En bilinen formülasyonu, Hammurabi Kanunları’nda karşımıza çıkar (M.Ö. 18. yüzyıl). Bu yasa, cezayı suçun ağırlığıyla orantılı hale getirmeye çalışır: “Eğer bir adam bir başkasının gözünü çıkarırsa, onun da gözü çıkarılmalıdır.” Yani amaç, öç alma değil, denge kurmadır. Bu ilke, dönemin keyfi adalet anlayışına bir sınır getirir. Böylece bireysel öfke yerine toplumsal ölçüye dayalı bir sistem doğar. Kısacası, “Göze göz” ilkesi, barbarlığın değil, düzenin başlangıcıdır.
Etik Perspektif: Adalet mi, İntikam mı?
Etik felsefede bu ifade, uzun süredir iki farklı uç arasında tartışılır: adalet ve intikam. Kant’ın kategorik buyruğu, eylemlerin evrensel yasaya dönüştürülebilmesi gerektiğini söyler. Bu açıdan bakıldığında, “Göze göz” ilkesi belirli bir orantı etiğini içerir: her suç, yalnızca kendi ölçüsünde karşılık bulmalıdır. Ancak Hristiyan ahlakının ve özellikle İsa’nın “Bir yanağına vurana ötekini çevir” öğüdüyle bu anlayış köklü biçimde sarsılmıştır. Bu, cezadan merhamete, karşılıktan affa doğru bir etik dönüşümü temsil eder. Sorulması gereken soru şudur: Gerçek adalet affetmek midir, yoksa dengeyi yeniden sağlamak mı?
Epistemolojik Açıdan: Adalet Bilgisine Ulaşabilir Miyiz?
Epistemoloji, yani bilginin doğasıyla ilgilenen felsefe dalı, bu konuda daha derin bir soruyu gündeme getirir: “Bir suçun tam karşılığı nasıl bilinebilir?” Eğer bilginin kendisi göreceliyse, adaletin ölçütü de öyle değil midir? Birinin gözüne verilen zararın değeri, diğerininkiyle nasıl eşitlenir? Bu noktada Platon’un “Devlet” adlı eserinde ortaya koyduğu adalet tanımı devreye girer: “Adalet, her şeyin kendi yerinde olmasıdır.” O halde adalet, eşit cezadan çok, düzenin korunmasıyla ilgilidir. Bu bakış, “Göze göz” ilkesinin mutlak değil, toplumsal bir denge aracı olduğunu düşündürür.
Ontolojik Derinlik: İnsanın Varlığında Adalet Arayışı
Ontolojik olarak – yani varlık düzleminde – bu ifade, insanın kendi varoluşunu koruma içgüdüsünü temsil eder. Bir zarar gördüğümüzde, varlığımız tehdit altına girmiş gibi hissederiz; bu tehdit, misilleme isteğini doğurur. “Göze göz” burada sadece bir yasa değil, varlığın kendini savunma biçimidir. Heidegger’in “Varlık, kendi hakikatini açığa çıkarma sürecidir” düşüncesini hatırlayalım. İnsan, adalet arayışıyla kendi varlığını hakikatle karşılaştırır. Göze göz, dişe diş ifadesi bu karşılaşmanın ilk biçimlerinden biridir: bir varlık, adalet uğruna kendi sınırını belirler.
Modern Dünyada Göze Göz İlkesinin Yankıları
Bugün, hukuk sistemleri artık “göze göz” türünden fiziksel misillemeleri reddediyor. Ancak bu ilkenin ruhu, hâlâ modern toplumlarda yaşıyor: ceza hukukunun “orantılılık ilkesi” tam olarak bunun soyutlanmış halidir. Dijital çağda bile, sosyal medyada bir yanlışa karşı “linç kültürü”nün yükselmesi, aslında eski misilleme refleksinin modern biçimidir. Bu, etik sınırların bulanıklaştığı bir çağda, eski adaletin gölgesinin hâlâ peşimizi bırakmadığını gösteriyor.
Düşünsel Sorular: Adaletin Gerçek Ölçüsü Nedir?
- Bir eylemin karşılığı, gerçekten aynı türden bir eylemle dengelenebilir mi?
- Affetmek, adaleti zayıflatır mı, yoksa güçlendirir mi?
- Toplumsal düzen mi, bireysel hak mı önceliklidir?
- Adalet, duygulardan arındırılmış olabilir mi?
Sonuç: Adaletin Gözünde Görmek
“Göze göz, dişe diş” sözü, insanlık tarihinin adaletle kurduğu ilk bilinçli sözleşmelerden biridir. Fakat tarih bize gösteriyor ki adalet, yalnızca cezayla değil, anlamla da ilgilidir. Adaletin kaynağı dışımızda bir yasa mı, yoksa içimizdeki vicdan mı? Bu ikilik, her çağda insanın düşünsel kaderini belirlemiştir. Belki de bugün yapmamız gereken, “göze göz”ün ötesine geçmek değil, o gözün nasıl gördüğünü yeniden sormaktır. Çünkü bazen, adaletin kendisi de görme biçimimizi değiştirir.
Kaynakça / Daha Fazla Okuma
- Platon – Devlet
- Immanuel Kant – Groundwork for the Metaphysics of Morals
- Friedrich Nietzsche – On the Genealogy of Morals
- Hannah Arendt – Responsibility and Judgment
- Heidegger, Martin – Being and Time
- Hammurabi Kanunları – Babil Arşivleri, M.Ö. 18. yüzyıl
“Göze göz” ifadesi, kısas veya lex talionis olarak da bilinen misilleme yasasını ifade eder. Bu ifade genellikle eski bir Babil kralı tarafından yazılmış bir hukuk kuralıyla ilişkilendirilir. Meal. ﴾ 45 ﴿ Tevrat’ta İsrâiloğulları’na, “Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş… Yaralamalarda da kısas vardır. Kim kısası bağışlarsa bu kendisi için bir kefâret olur. Mâide Suresi 45.
Cem! Sevgili yorumunuz, yazıya yeni bir soluk kazandırdı ve farklı bir perspektif ekleyerek metnin özgünlüğünü artırdı.
İslam’da karşılık gelen Lex talionis ilkesi kısas’tır. Kısas ilkesi eski toplumlarda suç işleyen kişinin veya ait olduğu kabilenin işlenen suça eş değer şekilde cezalandırılması anlamına gelmekteydi . Yani göze göz, dişe diş, kulağa kulak ve cana karşılık can. MATTA 5:38-42 TCL02 “ ‘Göze göz, dişe diş’ dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin. MATTA 5:38 bible MAT.5.38-42.
Abi! Sağladığınız yorumlar, çalışmamın değerini artırdı, metne daha sağlam bir çerçeve kazandırdı.
MATTA 5:38-42 TCL02 “ ‘Göze göz, dişe diş’ dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin. “Göze göz” ifadesi, kısas veya lex talionis olarak da bilinen misilleme yasasını ifade eder. Bu ifade genellikle eski bir Babil kralı tarafından yazılmış bir hukuk kuralıyla ilişkilendirilir. “Göze göz” ifadesi, kısas veya lex talionis olarak da bilinen misilleme yasasını ifade eder. Bu ifade genellikle eski bir Babil kralı tarafından yazılmış bir hukuk kuralıyla ilişkilendirilir.
Hüseyin! Sevgili dostum, sunduğunuz fikirler metnin içerik yoğunluğunu artırdı ve onu çok daha doyurucu bir akademik çalışma haline getirdi.
Meal. ﴾ 45 ﴿ Tevrat’ta İsrâiloğulları’na, “Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş… Yaralamalarda da kısas vardır. Kim kısası bağışlarsa bu kendisi için bir kefâret olur. Babil ‘in 6. kralı Hammurabi tarafından MÖ 1754 civarında hazırlanan bu kanunlar, dikilitaş ve kil tabletlere yazılmıştır. Toplumsal statüye bağlı olarak değişen ve “göze göz, dişe diş” şeklinde kısas mantığıyla düzenlenen 282 kanundan oluşur.
Umut! Katkınızla makale hem içerik hem de ifade yönünden çok daha nitelikli hale geldi.